21 Kasım 2010 Pazar

Danger: Diabolik (1968)

Mütevazi bir kült başyapıt: Diabolik!!!


Dikiz aynaları başa bela!

1. karede, kamera dik açıdan çektiği için çözüm olarak aracın dikiz aynası sökülmüş. Dikiz aynası olmayan bir Jaguar? Hoş:)

2-4. karelerde başka bir araç görüyoruz. Aynı aracın 3. karedeki dikiz aynası ise garip bir geometriye sahip. Suratları dikiz aynasına sığdırabilmek için bu kadar akrobasiye gerek var mıydı:)


Şaşaalı bir görsellik. Hem de 400bin dolarlık bütçesine rağmen...

Diabolik'teki keyifli anlardan biri. "10 milyon dolar ne yapılır?" sorusuna verilen nükteli cevap.


James Bond Serilerini andıran tuhaf tuzaklar Diabolik'te de var.


Bir egsoz borusu ne işe yarar? Yanmış motor atıklarını tahliye eder değil mi? Siz öyle sanın:)


Gerekirse kılık değiştirmesini de biliriz! Beyaz bir kule duvarına gizlice tırmanması gereken Diabolik, yanında getirdiği çantasından beyaz cicilerini çıkarır ve duvara böyle tırmanır. Örümcek Adam bile gün geldi, taytını değiştirdi. O yüzden yadırgamıyorum. Ama beyaz halinin çok komik olduğu kesin. Elindeki vakum cihazıyla bir örümcek gibi kaleye tırmanıyor. İyi de; vakum cihazı cam gibi düz yüzeylere yapışmaz mı? Demek ki alçı-beton kule yüzeyine de yapışıyormuş. Zararı yok. Diabolik'i izliyoruz:)


Filmdeki keyifli ve bir o kadar da komik anlardan biri. İzlemeden olacak, anlatılacak gibi bir sahne değil bu.


Yakın plan çekimlerde karakterler çevrevenin büyük kısmını kaplıyor. Özellikle kudret sahibi kişiler resmedilirken surat, neredeyse tüm kadrajı kaplıyor.


Aynı şekilde bazı anlarda yine bu unsurdan faydalanarak, muzip sahneler ortaya çıkarmış yönetmen. Resimdeki telefona bakmasahnesindeki gibi misal.

Kendini aşırı fazla ciddiye almadığını açık açık söyler gibi. "Biz sadece şatafatlı bir eğlencenin peşindeyiz" der gibi...


Marissa Mell güzelliğiyle büyülüyor. Böyle bir otostopçuya durmayacak bir araç -en azından ülkemizde- yoktur sanırım. Ama yine de temkinli olmakta fayda var!



Patlama sahneleri inanılmaz pespaye. Üstte patlayan bir karton ev, altta ise suya atılmış plastik bir vagon görüyorsunuz. Kimse size "gerçek bina patlatın" demedi ama patlama sahnelerinde karton kutu "kartonum" diye bağırıyor. Plastik oyuncak da keza öyle. Ne yapalım yıl 1968. Bütçe ve teknolojik imkanlar dahilinde ortaya çıkan sahneler ancak böyle. Filmin bütünüyle kıyaslanırsa bu sahneler filmi baltalamıyor, inadına kitsch görselliği katalize ediyor. Biz de sinefiller olarak hem gülüyoruz, hem seviyoruz. Zaten bir kült filmden de böyle bir şey bekleyebilirdik...

İtalyan korku sinemasının en kendine özgü yönetmenlerinden Mario Bava'nın bu filmi; en az korku filmleri kadar nadide bir sinema yapıtı. Zamanında, Avrupa'nın en çok okunan çizgi romanlarından biri olan, anti-kahraman Diabolik'in sinema uyarlaması Bava'nın ellerinde bir kült başyapıta dönüşmüş.

Diabolik ve güzel sevgilisi Eva ortalığı tozu dumana kattıkları bu soluk soluğa ilerleyen filmde zamanın nasıl geçtiğini anlamak mümkün değil. Bu kadar akıcı olmasına rağmen, çok titiz çalışılmış. Elbette bütçenin ve teknik imkanların elverdiği ölçüde. Dile kolay 42 sene önce çekilmiş bir filmden bahsediyoruz!

2 yıllık bir blog olan Pause Tuşu'nda, pause'a basarken hiç bu kadar zorlanmamıştım. Filmde o kadar ilginç sahneler var ki; birini alsam, diğerinde aklım kalıyor. Danger: Diabolik işte böyle bir film!

Her zaman yaptığımın aksine; kapanış yorumunu yapıp, rutin şekilde bitirmek yerine; son epizottan 2 sahne daha ekleyip, Diabolik tarzı sıradışı bir kapanış yapıyorum...


Sıvı halde yaklaşık: 17 gr/cm3 yoğunluğa ve 1300 derece ergime sıcaklığına sahip olan altın sizce böyle 'su kıvamında' mı akar?


Filmin en güzel anlarından biri. Diabolik gerçek değerine kavuşuyor! 'Altın kaplama' derlerdi de ne diye merak ederdim. Böyle bir şey olmasa gerek:)

Hiç yorum yok: